Lokasyon: Saklıgöl Kampı Honaz Denizli Türkiye

Yazar: Kaptan
Tarih: Ağustos / 2018

Öğle sıcağı arabanın ön camından içeriye doğru girmeye başlamıştı. Afyon-Denizli karayolundan geçerken Kaklık Mağrasına uğrar mola verirdik. Bu sefer farklı oldu. Bir şeyler almak için meyve satan abinin yanına durduk. Muhabbet iyice ilerledikten sonra yukarıda bir göl olduğunu ve orayı ziyaret etmemizi söyledi.

O leziz meyvelerimizi yedikten sonra Afyon-Denizli yolundan Kaklık yerleşim yerini geçtikten sonra güney istikamette yaklaşık 9 km dağa doğru tırmandık. Tırmanışın belli bir yerinde havanın daha temiz olduğunu ve geçtiğimiz yollarla birlikte kıvrımlı yollardan ovanın manzarası görülmeye değerdi. Saklı Gölü henüz görmemiştik ama bu yolun güzelliği bile bize yetti😀

Bir kaç ufak tefek Saklı Göl tabelasını takip ederek tek katlı evlerin arasından geçtik. Öyle çok büyük olmasada Saklı Göl yamaçta gözükmeye başladı. Tatil öncesi henüz çok fazla gelen yoktu 4 bilemediniz 5 çadır anca kurulmuştu. Çadır yeri seçmeden önce hem saklı göle baktık hem de geri kalan meyvelerimizi yedik. Bizden bir gün önce gelen biriyle tanıştık. Yer hakkında bilgi aldık. Kendisinin buraya sürekli geldiğini ve burada rahatça kalabileceğimizi söyledi. Burada belediye, rekreasyon çalışması yapmış, piknik masası koymuş, ahşap deklerle bizleri suyla buluşturma imkanı yaratmıştı.

Çevresini 40 dakikada yürüdüğümüz saklı gölde boyumuzu aşan sazlar vardı. Suyun rengi yeşilimsi mavi. Burada da yüzmeyi isterdim ama sadece tarımsal amaçlı sulama için kullanılıyordu. Karayayolundan uzak olduğu için taşıt gürültüsü yoktu. Gece çadır kurup konaklayanlar olduğu gibi yakın köylerden günü birlik semaverde çay içmek için de gelen vardı. Temel ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz küçük bir market görevi gören bir adet konteyner vardı. Günde bir defa ekmek bile geliyordu.

7-8 adet bulunan çadır kurmak için planlanmış yükseltilmiş ahşap platformlardan, rüzgarın daha az geleceğini düşündüğümüz birini seçtik. Platform bizim çadır için biraz küçük olduğundan ön taraftaki çadır ilk giriş kısmını geremedik. Gittiğimizde rüzgar biraz fazla olduğu için çadırı iple bağladık😀. Çadırın ön tarafından bakınca ölün bir kısmı görünebiliyordu. Ağaçlar gündüzleri gölge etkisi yaratıp öğlen de çadır içinde vakit geçirebildik. Yol yorgunluğunu atmak için gözüme kestirdiğim iki ağaç arasına hamak kurdum. Açık hava da uyumak mükemmeldi😀

Akşama doğru etrafı biraz keşfetmek ve doğa yürüyüşü yapmak için gezintiye çıktık. Gölden uzaklaştıkça ormana giriş yaptık. Devrilmiş ağaçlar üstüne oturduk, üzerinde yürüdük. Bir tepeden diğer tepeye geçtik. En son bir tepe bulduk ve alabildiğince çam ve meşe ağacı ormanlarını seyrettik. İnsan en çok temiz havanın kıymetini anlıyor kamp yaptıkça. Sadece doğadakilerin sesleri, kirlilik olmadan berrak bir ortamda. Hava kararmadan tekrar çadırın yanına döndük. Çay ile birlikte derin sohbetler yapmaya başladık.



Genel itibariyle güzel bir kamp alanıydı. Temel ihtiyaçlara ulaşabileceğimiz gündüz aktif olan bir mini bakkalın bulunması büyük artıydı. Alanı rekreasyonel kullandıkları için birden fazla yerde tuvalette bulunmaktaydı ama duş kabinleri yoktu. Genel olarak sessiz yerdi ama çevredeki bahçeleri sulamak için bu gölden suyu çektiklerinden uzun saatler kullanılan traktör sesi böyle bir atmosfere yakışmıyordu. Alanı temizleyen bir görevli vardı. Zaten gelenlerde kendi çöpünü topluyordu bu yüzden temiz bir ortam ile karşılaştık ve temiz bıraktık. Kafa dinlemek için güzel bir çadırlı ücretsiz kamp alanı. Yolum oralara tekrardan düştüğünde mutlaka uğrayacağım.